Türkiye Kasaplar, Besiciler Et ve Et Ürünleri Esnaf ve Sanatkarları Federasyonu (TKF), nüfus, milli gelir seviyesi, turizm kapasitesi, beslenme alışkanlıklarındaki gelişmeler dikkate alınarak, Türkiye’de kırmızı et üretiminin, 2023 yılına kadar yüzde 100 artırılarak 2 milyon tona çıkarılması gerektiğine dikkati çekti.
TKF, ”Cumhuriyet’in 100. Yılında Hayvancılık-Fırsatlar-Riskler” konusunda bir rapor hazırlayarak, Başbakanlık ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına sundu. Hayvancılıkta halen yaşanan sorunlar, nedenleriyle et üretimine yönelik çözüm önerilerine yer verilen raporda, et üretiminin artırılması konusunda, ülke şartlarına uygun olarak özellikle küçükbaş hayvancılığa önem verilmesi gerektiği vurgulandı.
DPT’nin 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Özel İhtisas Komisyonu Raporuna göre; yapılacak tüm iyileştirmelere rağmen 2025 yılında 327,1 bin ton et açığı öngörüldüğü hatırlatılan raporda, bu açığın kapatılmasında küçükbaş hayvancılığın önemli rol oynayabileceği kaydedildi.
Gelişmiş ülkelerde kişi başına günlük protein tüketiminin 102 gram olduğu, bunun 70 gramının hayvansal kaynaklı proteinlerden kaynaklandığını, Türkiye’de ise 84 gram olan kişi başına protein tüketiminin ise ancak 17 gramının hayvansal kaynaklı proteinlerden karşılandığı hatırlatılan raporda, hayvansal protein üretimindeki yetersizliğe dikkat çekildi.
Piliç eti, yumurta ve balıkçılık sektöründe sağlanan gelişmeler ve yapılan yatırımların Cumhuriyet’in 100. yılındaki talebi karşılayacak gibi görünmesine karşın, büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkta istenen gelişmenin sağlanamadığı, hayvan sayılarında önemli azalmalar olduğu, verimin gelişmiş ülkelerin gerisinde bulunduğunu anlatılan raporda, ”Kırmızı et, et ürünleri, süt ve süt ürünleri açısından 2023 yılı için şimdiden gelişme planlarının yapılması gerekiyor. Eğer gerekli önlemler alınmazsa Cumhuriyet’in 100. yılında ciddi gıda krizi yaşanacaktır. Planlamalarda kırmızı et ve süt sektörü bir arada düşünülmelidir. Bu yapılırken koyunculuk politikası da yeniden ele alınmalıdır” denildi.
Raporda, hayvancılık sektöründeki üretim artışı için büyük ölçekli denilebilecek işletmeler yanında, ülke gerçeğine ve coğrafi yapısına uygun olarak küçük ve orta ölçekli işletmelerin mutlak surette desteklenmesi ve ekonomik işletmeye dönüştürülmesi gerektiği kaydedildi.
ÖNERİLER
Türkiye’de et ihtiyacının süt hayvancılığına bağlı olarak karşılandığı, etçi ırklar olmadığı için süt hayvanlarının doğurduğu erkek hayvanların kasaplık olarak değerlendirildiği hatırlatılan raporda, süt üretiminin krize girdiği dönemde, besici süt hayvanlarını kestirdiği için kasaplık materyal bulunamadığı, bunun et üretiminde soruna yol açtığı belirtildi. Ette üretim artışı için etçi ırkların teşvik edilmesi gerektiği vurgulanan raporda, özellikle süt üretimi garanti altına almak için, çiğ süt alım garantisi verilme istenirken, ”Faizsiz kredi ya da canlı hayvan başına destek vermek yerine, süt primi hayvancılıkta karlılığın ölçütü olan bir litre süt ile 1,5-2 kilo yem alınabilecek bir düzeye ivedilikle yükseltilmelidir” denildi. Et açığının kapatılması için et ithalatının, kasaplık hayvan ve buzağı ithalatının sınırlı tutulması gerektiği kaydedilen raporda, Avrupa Birliği üyelik statüsü de dikkate alınarak uzun vadeli hedefler ve politikalar belirlenmesi istendi.
Raporda, ”Kısa vadede en azından kriz sona erinceye kadar eksikliği hissedilen anaç ineklerin yerine konulmak üzere kaliteli düve ithalatına devam etmek, yetersiz olan besi materyali ihtiyacını karşılamak amacıyla canlı besilik hayvan ithalatını özendirmek gerekiyor” görüşüne yer verildi. Uzun vadede ise ”Türkiye’ye özgü etçi sığır ırklarının melezleme yoluyla geliştirilmesi ve üretiminin belirli bölgelerde artırılması, Aberden Angus, Limousin, Şarole gibi kalitesi kanıtlanmış olan etçi sığır ırkları kullanılarak suni tohumlama yapılması, Türkiye’ye özgü, besi kabiliyeti yüksek, hastalıklara karşı dirençli bir ırk geliştirilmesi, etçi ırkların hangi bölgelerde destekleneceğinin önceden belirlenmesi, Simental gibi hem etçi hem sütçü ırkların artırılması” önerilerine yer verildi.
“EN ÖNEMLİ HUSUS BU İŞİ YAPANLARIN PARA KAZANMASIDIR”
Raporda, ”Her işte olduğu gibi hayvancılıkta da en önemli husus bu işi yapanların para kazanmasıdır. Oluşan piyasa fiyatlarını aşağı çekmek için çok fazla müdahale edilmesinin üretimi olumsuz yönde etkilediği unutulmamalıdır” görüşü savunuldu. ”Son dönemde sektöre müdahale adı altında yürütülen sanayiciye süttozu desteği uygulamasının süt üretimi yapan çiftçilere ve tüketiciye faydası tartışılır durumdadır” denilen raporda, 2007-2009 yıllarında yaklaşık olarak 18 bin 500 ton süt tozu, ayrıca bunun yanında sıfır gümrükle 9 bin 500 ton kazein ve süt proteini ithalatı yapıldığı ve bunun 380 bin ton süt demek olduğuna dikkat çekildi.
Et üretiminin artırılması açısından, sütte tüketimi artıracak programlar uygulanması, üretim standartları iyileştirilerek ihracat yapılmasının sağlanması önerilirken, 2010 yılında 169 milyon dolar süt ürünü ihracatına karşın, 147 milyon dolar ithalat yapıldığına işaret edildi.
Ette ihracat desteği uygulamasının uzun vadede üretimi artırmada etkili olacağı belirtilen raporda, hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı bölgelerde büyük canlı hayvan borsalarının kurulması, TİGEM bünyesindeki çiftliklerin yüksek verimli damızlık koyun üretimine yönlendirilmesi, muhtaç kişilere gıda yardımı yerine hayvan dağıtarak iş sahibi yapılması, hayvan ırklarının iyileştirilmesi önerildi.
Et fiyatlarını artırarak tüketimi olumsuz yönde etkileyen yüzde 8 KDV’nin yüzde 1'e düşürülmesi istenirken, EBK’nın et ithalatı yapması eleştirildi ve bu kurumun sadece piyasayı düzenlemek için sıkıntılı zamanlarda devreye girmesi gerektiği kaydedildi. İmalat sektöründe kullanılan etlerin etiketlerinde orijin belirtilerek tüketicinin doğru bilgilendirilmesinin sağlanması istendi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
-> "Anonim" seçeneğiyle isim vermeden yorum yazılabilir.
-> "Adı/URL" seçeneğiyle sadece isim verilerek de yorum eklenebilir.
-> Yorum yazarken anlaşılır olmaya ve Türkçe yazım kurallarına uymaya çalışınız!