• Son Eklenenler

    Türkiyenin Bilgi Blogu, Blogger Destek

    Ücretsiz Firma Ekle
    loading...

    14 Temmuz 2011 Perşembe

    SİVAS TARİHÇESİ

    SİVAS TARİHÇESİ

    Sivas, İç Anadolu ve Karadeniz Bölgesi'nin en eski ve önemli kentlerinden biridir. Türkiye Cumhuriyeti bu kentte kurulmuştur. Şehrin nüfusu 2008 yılına göre 314.595'tir. 1927'de 28.000 olan nüfusu, 1990'da 223.115'e, 2000'de 251.776'ya, 2007'de 294.402'ye çıkmıştır.

    Tarihçe
    Eski adı (Yunanca: Σεβάστεια, Ermenice: Սեբաստիա) Sebastea veya Sebasteia olan Sivas, Anadolu'nun ve Karadeniz Bölgesi'nin en eski ve önemli yerleşim merkezlerinden biridir. Kazı ve araştırmalarda ele geçen buluntular, yörede ilk yerleşimin Neolitik Çağ'a (M.Ö. 8000-5500) uzandığını göstermektedir. Kent M.Ö. 2000'lerde değişik yerleşmelere sahne olmuştur.

    M.Ö. 17. yüzyılda Hitit sınırları içinde yer alan kentin güney kesimi Geç Hitit devletleri döneminde Tilgarimmu adıyla anılmaya başladı. M.Ö. 8. yüzyılda Kimmer ve İskit istilalarına uğradı. M.Ö. 6. yüzyıl başlarında Medler'in, aynı yüzyılın ortalarında da Persler'in egmenliğine girdi. M.Ö. 4. yüzylılın ikinci yarısındaki kısa süreli Büyük İskender'in Makedonya yönetiminin ardından Kapadokya Krallığı'na bağlandı. M.S. 17'de bütün Kapadokya ile birlikte Roma İmparatorluğu'nun egemenliğine girdi. Bu dönemde kısa sürelerle Partlar'ın ve Sasaniler'in eline geçti. Bizans döneminde önce Armeniakon Tehması'nın sınırları içindeydi. 12. yüzyılda Sebasteia Tehması'na bağlandı.

    İl sınırları içerisinde yapılan arkeolojik araştırmalara göre Sivas, Neolitik dönemden bu yana iskân görmüştür. İl topraklarında M.Ö. 5000–3000 yılları arasını kapsayan Kalkolitik döneme ait çok miktarda yerleşim yeri tespit edilmiştir. Birkaç evden oluşan ve genellikle su kaynaklarına yakın ve alçak küçük tepeler üzerine kurulan kalkolitik yerleşimlerde dönemin kendine özgü seramikleri üretilmiştir. 3. binden başlayarak 1200 yıllarına kadar uzanan Eski Tunç devrinin her üç evresinde de (Erken, Orta ve Geç Tunç Çağları), Sivas sınırları içerisinde yapılan yüzey araştırmaları sonucunda çok sayıda yerleşim yeri tespit edilmiştir. II. binden başlayarak Tunç devrinin sonuna kadar geçen süreçte bölgede Hitit egemenliği bulunmaktadır. Kuşaklı ve Kayalıpınar arkeolojik kazılarından elde edilen sonuçlara göre bölgede önemli Hitit kentlerinin yer aldığı, buralarda tapınak, sivil binalar, sur sistemleri ve barajlar gibi önemli yapıların inşa edildiği anlaşılmaktadır. Bu dönemde ilk defa çömlekçi çarkı kullanılmaya başlanmış ve tablet adını verdiğimiz, kil üzerine yazılarak oluşturulan yazılı belgeler ortaya çıkmıştır. Kayalıpınar arkeolojik kazılarında, Asur kil tabletlerinin de ortaya çıkması, II. Binin başlarında Asur Ticaret Kolonileri çağında, bölgede önemli ticari faaliyetlerin olduğunu göstermektedir.
    M.Ö. 1200 yılında Hitit devletinin Trakya’dan gelen deniz kavimlerinin Anadolu’yu istilası sonucu yıkıldığını görüyoruz. Hitit devletinin yıkılmasından sonra orta Anadolu’da “Karanlık dönem” olarak adlandırılan 400 yıllık uzun bir süreçten sonra, bölgede Geç Hitit yerleşimleri ve Demirçağ olarak adlandırılan dönemde de Frig yerleşimlerine ait izleri görmekteyiz.
    M.Ö. 7. yüzyıldan itibaren Asur, İskit ve Med hâkimiyetine giren bölgede, M.Ö. 550 yılında Pers egemenliği başlamıştır. Makedonya Kralı Büyük İskender’in Anadolu’ya M.Ö. 334 ve 332 yıllarında yaptığı seferler sonrası Pers hâkimiyeti son bulmuş, şehir daha sonra Roma İmparatorluğunun egemenliği altına girmiştir. M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu parçalanınca, Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içerisinde kalan şehir, Kapadokya bölgesinin önemli merkezlerinden biri olma konumuna gelmiştir.
    1071 yılında Türklerin Anadolu’yu fethine kadar Bizans Devleti hâkimiyetinde kalan şehir, daha sonra Danişmentli, Anadolu Selçukluları, Eretna ve Kadıburhanettin Devletleri gibi birçok devletin egemenliği altına girmiş, ayrıca 1243 Kösedağ savaşından sonra bir süre Moğol işgali altında kalmıştır. 1473 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Erzincan sınırları içerisindeki Otlukbeli’nde, Akkoyunlulara karşı kazandığı savaşın ardından, şehir Osmanlı egemenliğine girmiş ve Eyalet merkezi olmuştur. Sivas Ulusal Kurtuluş savaşının başlangıcını oluşturan Milli Mücadele yıllarında da Sivas Kongresine (4–11 Eylül 1919) ev sahipliği yaparak tarihteki önemli yerini bir kez daha elde etmiştir.
    Sivas İli, bütün bu tarihsel sürecin ortaya koyduğu arkeolojik, tarihi sitler ve bu uygarlıkların eserleri olarak yapılmış taşınır kültür varlıkları ve çok sayıda Taşınmaz anıtsal eserlerden oluşan zenginliği ve çeşitliliği bünyesinde barındıran bir kültür kentimizdir.

    Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder

    -> "Anonim" seçeneğiyle isim vermeden yorum yazılabilir.
    -> "Adı/URL" seçeneğiyle sadece isim verilerek de yorum eklenebilir.
    -> Yorum yazarken anlaşılır olmaya ve Türkçe yazım kurallarına uymaya çalışınız!

    loading...

    Uyarı

    Bu sitedeki içerikler tanı ve tedavi amaçlı değil, tamamen bilgilenme ve sağlıklı kalma konusunda tavsiye amaçlıdır. Burdaki bilgilerin tanı ve tedavi amaçlı kullanılmasından doğacak sonuçlardan sitemiz sorumlu tutulamaz. Sağlık ile ilgili bir probleminiz olması durumunda bir doktora başvurmalısınız.


    Bilgitc.blogspot.com makale ve sağlık yazılarınızın telif hakkını gözetmektedir. Eğer yazınızın bu sayfada yer almasını istemiyorsanız veya belirli bir kaynağa yönlendirilmesini istiyorsanız lütfen bu linke tıklayarak bizimle temasa geçin

    İletişim Formu

    Ad

    E-posta *

    Mesaj *