• Son Eklenenler

    Türkiyenin Bilgi Blogu, Blogger Destek

    Ücretsiz Firma Ekle
    loading...

    7 Temmuz 2011 Perşembe

    Küçük İskender (Ateş Üstünde İki Kuş)

    Ateş Üstünde İki Kuş

    -kimseye...


    1.


    onulmaz gecelerin epe parmakları olurdu
    telgraflar alınırdı o saat
    ince uçurumlarına ölü dolan plak ülkelerin
    güzel yalnızlıklarından


    dire straits'in hüküm sürdüğü bir pub'da
    tekbaşınıza otururdunuz sen ve o
    timsah parçası kadın
    -geceyle ölüm arasında
    bir bağlaç gibiydim-


    adamlar sahile iner hıçkıra hıçkıra kanun çalarlardı
    içlerinden ikisi menekşe körü
    diğer üçü ölüm virtiözü ben
    ben gitgide kararan vücudumu suda tutardım
    su bizi sayıklardı ben hüznü sayıklardım
    gözlerimi yumardım seni
    özlediğimi fısıldardım laci sineklere, yüz binlerce.
    bir baygın yılan sokulurdu ağzından ağzıma kimi
    kimi kere, yatağımda bulurdum kopuk bacaklarını
    kopuk hatıralarını bir yerlerinden kan sızlayan
    öylesine bir özlemdi ki sözünü ettiğim
    bütün kuşların aklı durur!
    -kasıklarımda bulduğum ilk tüyü
    senin burnununucuna sürdüydüm-


    kirpiklerinde bir karanfil kayması
    külden bir elbise dikip çocukluğuma
    papuçlarını çaldım camii kapısı önünden
    kapımın altından sızan sıvı kafatası
    sen gök çetesinin reisi
    ben yağmurun üvey oğlu.


    -piyanonun sesini biraz kısar mısınız?
    vücudundaki udu indirirdim tenimden
    söylemine mahlas burakılmış bir aşk tragedyası




    2.


    jimmy hendrix, peter gabriel, lois armstrong
    birdy, angel heart, outsiders, la luna, rumble fish
    hepsini birbiri ardınca dinler
    birbiri ardınca seyrederdim sürekliyüzünde
    sen enjektörü sokarken damarına
    'sabahattin ali'ye benziyorsun derdin
    keserken jiletlerle bileklerini -ayak-
    ben bir omzundan bir omzuna lir telleri gererdim
    ipek böcekleri salardım gülerken süzülen gözyaşlarına
    içki şişesinin kapağını seninle açar
    seninle kapatırdım çıkarken perili konağın kapısını
    puslu bahçeden geçerken topuklarıma
    müge dikenleri batardı
    batardın sayrı dolu geçmişinle yavaşça
    birbirimize vidalanırdık geceler boyu
    uyku,
    bir çocuğun nefesini çalan cin gibi gelirdi ayakucumuza
    sonra bir kadın çığlık çığlığa ağıt tutuştururdu.
    -annem! -benim de!
    -sen bir elementsin keşfedilmemiş -sen de!
    seksle oksitlenirdik
    dokunulmaz gecelerin tan parmakları olurdu
    o parmaklar sessizce sokulur, hislenir
    en kuvvetli unutuluşlarımıza dokunurdu


    marlyn: devekuşunun banyo yaptığı küvet
    james dean: çükümün soluk borusu


    birarada düşünme alışkanlığı, birarada
    duygulanım mekanizması, birarada ayrımsama
    yetisi olan ve birarada yaptırımcı olma
    tehlikesi taşıyan ve birarada
    özgünleşme bilincine erişmiş bir
    gettonun mütevazı ama sıradışı bireylerinin
    tepisine ne zaman maruz kalacağız
    dehliz ve ter. örtüşüyor ıslaklığın
    kampanalar çalarken
    taşocağında bulduğun
    giyotin
    eski bir eşarpla mavi.
    ayrnıtlarını devşirip varlığının


    eski bir okyanus macerasında
    masal kitabımın en harbi korsanı
    bıyıkları yeni bilenen şehzadem
    süzdün ışığı.hole geçti uşak.
    mumları iğnedanlığa batırdı


    sen tanıdığım
    en kadın
    en erkek


    kirpiklerinde bir karanfil kayması


    1.


    onulmaz gecelerin epe parmakları olurdu
    telgraflar alınırdı o saat
    ince uçurumlarına ölü dolan plak ülkelerin
    güzel yalnızlıklarından


    dire straits'in hüküm sürdüğü bir pub'da
    tekbaşınıza otururdunuz sen ve o
    timsah parçası kadın
    -geceyle ölüm arasında
    bir bağlaç gibiydim-


    adamlar sahile iner hıçkıra hıçkıra kanun çalarlardı
    içlerinden ikisi menekşe körü
    diğer üçü ölüm virtiözü ben
    ben gitgide kararan vücudumu suda tutardım
    su bizi sayıklardı ben hüznü sayıklardım
    gözlerimi yumardım seni
    özlediğimi fısıldardım laci sineklere, yüz binlerce.
    bir baygın yılan sokulurdu ağzından ağzıma kimi
    kimi kere, yatağımda bulurdum kopuk bacaklarını
    kopuk hatıralarını bir yerlerinden kan sızlayan
    öylesine bir özlemdi ki sözünü ettiğim
    bütün kuşların aklı durur!
    -kasıklarımda bulduğum ilk tüyü
    senin burnununucuna sürdüydüm-


    kirpiklerinde bir karanfil kayması
    külden bir elbise dikip çocukluğuma
    papuçlarını çaldım camii kapısı önünden
    kapımın altından sızan sıvı kafatası
    sen gök çetesinin reisi
    ben yağmurun üvey oğlu.


    -piyanonun sesini biraz kısar mısınız?
    vücudundaki udu indirirdim tenimden
    söylemine mahlas burakılmış bir aşk tragedyası




    2.


    jimmy hendrix, peter gabriel, lois armstrong
    birdy, angel heart, outsiders, la luna, rumble fish
    hepsini birbiri ardınca dinler
    birbiri ardınca seyrederdim sürekliyüzünde
    sen enjektörü sokarken damarına
    'sabahattin ali'ye benziyorsun derdin
    keserken jiletlerle bileklerini -ayak-
    ben bir omzundan bir omzuna lir telleri gererdim
    ipek böcekleri salardım gülerken süzülen gözyaşlarına
    içki şişesinin kapağını seninle açar
    seninle kapatırdım çıkarken perili konağın kapısını
    puslu bahçeden geçerken topuklarıma
    müge dikenleri batardı
    batardın sayrı dolu geçmişinle yavaşça
    birbirimize vidalanırdık geceler boyu
    uyku,
    bir çocuğun nefesini çalan cin gibi gelirdi ayakucumuza
    sonra bir kadın çığlık çığlığa ağıt tutuştururdu.
    -annem! -benim de!
    -sen bir elementsin keşfedilmemiş -sen de!
    seksle oksitlenirdik
    dokunulmaz gecelerin tan parmakları olurdu
    o parmaklar sessizce sokulur, hislenir
    en kuvvetli unutuluşlarımıza dokunurdu


    marlyn: devekuşunun banyo yaptığı küvet
    james dean: çükümün soluk borusu


    birarada düşünme alışkanlığı, birarada
    duygulanım mekanizması, birarada ayrımsama
    yetisi olan ve birarada yaptırımcı olma
    tehlikesi taşıyan ve birarada
    özgünleşme bilincine erişmiş bir
    gettonun mütevazı ama sıradışı bireylerinin
    tepisine ne zaman maruz kalacağız
    dehliz ve ter. örtüşüyor ıslaklığın
    kampanalar çalarken
    taşocağında bulduğun
    giyotin
    eski bir eşarpla mavi.
    ayrnıtlarını devşirip varlığının


    eski bir okyanus macerasında
    masal kitabımın en harbi korsanı
    bıyıkları yeni bilenen şehzadem
    süzdün ışığı.hole geçti uşak.
    mumları iğnedanlığa batırdı


    sen tanıdığım
    en kadın
    en erkek


    kirpiklerinde bir karanfil kayması

    Küçük İskender

    Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder

    -> "Anonim" seçeneğiyle isim vermeden yorum yazılabilir.
    -> "Adı/URL" seçeneğiyle sadece isim verilerek de yorum eklenebilir.
    -> Yorum yazarken anlaşılır olmaya ve Türkçe yazım kurallarına uymaya çalışınız!

    loading...

    Uyarı

    Bu sitedeki içerikler tanı ve tedavi amaçlı değil, tamamen bilgilenme ve sağlıklı kalma konusunda tavsiye amaçlıdır. Burdaki bilgilerin tanı ve tedavi amaçlı kullanılmasından doğacak sonuçlardan sitemiz sorumlu tutulamaz. Sağlık ile ilgili bir probleminiz olması durumunda bir doktora başvurmalısınız.


    Bilgitc.blogspot.com makale ve sağlık yazılarınızın telif hakkını gözetmektedir. Eğer yazınızın bu sayfada yer almasını istemiyorsanız veya belirli bir kaynağa yönlendirilmesini istiyorsanız lütfen bu linke tıklayarak bizimle temasa geçin

    İletişim Formu

    Ad

    E-posta *

    Mesaj *